Saklı Cennet

Fotoğraf Niğde’nin Ulukışla İlçesi sınırlarında kalan Orta Torosların temelini oluşturan Bolkar Dağı’nın 2.650 metre yüksekliğindeki zirvesinde ‘Saklı Cennet’ olarak duran Karagöl’ de çekilmiştir. Bolkar dağları içerisinde Karagöl dışında ayrıca Çinigöl, Alagöl gibi irili ufaklı birçok krater ve tektonik göl bulunmaktadır. Karagöl yaklaşık 60 hektar alan büyüklüğünde olup en derin yeri 12 m civarındadır. Karagöl’ün en büyük özelliği ise Dünyada sadece kendi içerisinde yetişen Toros kurbağalarını (Rana Holtzi) barındırmasıdır. Ayrıca Karagöl çevresinde karların erimeye başladığı ilkbahardan sonbahara kadar kar suyu ile açan birbirinde eşsiz dağ çiçekleri mevcuttur ve Toros çiçeği adıyla literatüre geçen bu çiçekler sadece bu bölgede yetişmektedir. Karagöl kesinlikle gezilmesi ve görülmesi en önemlisi korunması, sahip çıkılması gereken yerler arasındadır. Ben de en kısa zamanda gidip görmek istiyorum.

Şu anda bu bu fotoğrafa bakarken, fotoğrafla zerre kadar ilgisi olmayan hisler içerisinde olduğumu fark ettim aslında. Eşsiz olmak, değerli olmak demektir. Eşsiz olmak kaybolmasından imtina edilmesi gereken bir nesne olabilmek demektir. Bu güzellik, yalan dünyanın cenneti bana eşsizliğin farkındalığını fark ettirdi. Gözlerim yeşilin her tonunun biribiri içerisindeki itinalı uyumuyla hüzünlendi. Orada olmak o cennette kaybolmak, belki de kendimi bulmak istedim. Fotoğraftaki adamın hiç bir yerde bulamadığı devayı bu saklı cennete yaptığı yolculukla, belki de o suyun içinde aramış olduğunu düşündüm. Ritüelinin biri tarafından görülebileceğini düşünmeden o anı yaşıyor olmanın, cennette kaybolmanın huzurunu taşıyor olmalı.

Aslında yeryüzündeki tüm nesneler otlar, çiçekler, dağlar, taşlar, ağaçlar herşey ne kadar güzel ve değerli. İnsan olarak herbirimizin değeri ise hiç bir şeyle ölçülemeyecek kadar çok. Ama aradığımız hep önemsenmek sanırım. Birileri yada bizim istediğimiz kimseler tarafından görülmek, yok sayılmamak ve kaybetme korkusunu taşıyan o kimselerin varlığını bilmek,hissetmek. Hiçbirşey olmak , hiç yerine konmak, önemsenmemek ve değer verilmemek kişiyi, yıkan hele de en sevdikleri tarafından maruz kalınan bir durumsa yok olmasına neden olabilecek bir duygu. Doğada oldu gibi gerçek yaşamda da sahip çıkmadığımız, korumadığımız, gözümüzün bebeği gibi davranmadığımız her şey yavaş yavaş yok oluyor. Duygularımız ve biz tabiat anayla birlikte yavaş yavaş ölüyoruz.

Anılarımıza, anlarımıza ve onları bize yaşatan sevdiklerimize sahip çıkalım. Onlara eşsiz olduklarını, kaybetmekten korktuğumuzu hissetirerek davranalım. Mutluluklarımızı, mutsuzluklarımızı, umutlarımızı ve endişelerimizi paylaşabilelim. Kolay vazgeçmeyelim değerlilerimizden ve değer verdiklerimizden ki, duygularımız da Karagöl gibi eşsiz bir miras olarak bizden sonraki zamanlara aktarılabilsin diye.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir